Geleneksel Okçuluk

Geleneksel Okçuluk Malzemeleri
Yay
Yay insanlık tarafından kullanılmaya başlandığı tarihten günümüze gelinceye kadar, farklı coğrafyalarda yaşayan milletler tarafından yüzyıllar içerisinde daha sağlam, daha kuvvetli ve daha hızlısı üretilmeye çalışılmıştır.
Türk yayları karakteristik olarak refleks yaylardır ve farklı birçok coğrafyada farklı milletler tarafından kullanılan ve tek parça ağaçtam yapılanların aksine, akçaağaç, manda boynuzu, sinir (Tendon) ve hayvansal tutkallar kullanılarak yapılam mühendislik harikası bir silahtır. Tirger diye de adlandırılan yay ustaları tarafından büyük bir emek ve maharetle yapılan yayların yapımında kullanılan malzemelerin de büyük bir titizlikle seçilmesi gerekmekteydi. Kompozit yay yapma bilgisini Türkler, Orta Asya coğrafyasında iken bulmuş, zaman içinde geliştirmiştir. Yayı Osmanlılar at ile birlikte kullanmanın yanısıra piyade birliklerine de entegre etmiş ve bu şekilde savaş meydanlarında büyük başarılar elde etmişlerdir.


Geleneksel okçulukta Eğitim “kepâze” denilen yayları çekmekle başlar. Bu yaylar ok atarken kullanılanlardan daha kuvvetsiz, ok atmaya değil sadece kirişini çekip bırakarak idman yapmaya yarayan yaylardır. Tarihi anlamda, Kepâzelerin tam olarak nasıl oldukları da bilinmemektedir, ancak Türk kompozit yayını oluşturan 4 malzemeden biri olan boynuzun bu yaylarda bulunmadığı, yazılı kaynaklarla günümüze ulaşmış bir bilgidir. Kepâze idmanı, gerekli kuvveti geliştirmek ve atış formunu öğrenmek içindi. Kepâzekeş tâlip, günde 50 kez çekişle başlar, bunu zaman içinde 500 çekişe çıkarırdı. Kepâze idmanı, kabza aldıktan sonra da devam eder, antrenmansız kalmamak için ve teberrüken her sabah 66 çekiş yapmak tavsiye edilirdi.
Osmanlı kompozit yayları kabza, sal, kasan ve baş olmak üzere dört kısımdan oluşur. Dış yüzeyine sinir, iç tarafına boynuz yapıştırılır. Ana gövdesi olan akça ağaç için kökten çıkan sürgünlerin iki bilek kalınlığında olanlarından ağaçların suyunun çekildiği sonbaharda kesimi yapılıyordu. Farklı coğrafyalarda bilhassa bu işe özgülenmiş malzemeler kullanılırdı. Örneğin ağaç için Gerede bölgesindeki ağaçlar tercih edilşr, iç yüzeyindeki boynuz Aydın ve Menemen bölgesindeki mandalardan alınıp kullanılırdı. Yayın dış tarafına döşenen sinir ise büyükbaş hayvanların ayak turnağından arka tarafından dize kadar olan kısmından alınıp güneşte kurutulduktan sonra şimşirden yapılmış bir tokmak ile dövülüp ince tel tel olunca demir dişli sinir tırnağı ile saç teli kıvamına getirilirdi. Tüm bu işlenen parçalar bir araya getirilip işlendikten sonra yay halkası dışa doğru daha çok daraltılıp başlar üst üste getirilerek kabzaya bağlanıp en az bir yıl kurumak üzere bekletilirdi. Yeterince kuruyan halkanın ipleri çözülüp asa gezi denilen özel bir aletle alıştıra alıştıra açılır, son olarak yayın dış etkenlerden zarar görmemesi için üzeri deri ya da huş ağacı gibi bir ağaç kabuğu ile kaplanırdı.
Hülasada iyi bir yay dört temel unsurdan oluşur. Bunlar; ağaç, boynuz, tutkal, sinir'dir. Bunların her birinin bir hikmeti olduğu görülür. Bu hikmetler de şunlardır; Ağaç, kemik, boynuz ve sinir aynı zamanda insanoğlunu oluşturan dört temel yapıya benzer. Ademoğlu kemik (süvek), sinir (singir), kan ve et olmak üzere dört yapı ile ayaktadır. Yay da onu gibi dört nesneden oluşmaktadır. Biri insanın kemiği ile eşdeğer olan ağaçtır. Biri insanın etine eşdeğer boynuzdur, biri insanın sinir ile eş değer sayılabilecek olan sinirdir. Diğeri ise tutkaldır ki insanın kanı ile eşdeğerdir. Yayın başı ise insanın kuyruk sokumu (sağrı) gibidir. Ne zaman insan sağrısı üzere bükülecek olsa ölür. Bunun gibi yay da arkası üzre bastırılırsa kırılır.
Ok ve ok atmanın önemi (hülasa)
Bir kişi iyi ok atıp hedefi vursa, fakat attığı ok hedefi delmese bu atışın bir faydası olmaz.
Ok atanın oku, vurucu ve delici olsa ama kendini düşmandan saklayamasa onun da ok atmasının bir faydası olmaz. Çünkü düşman onuna sızın vurur ve öldürür. O zaman da ok atmasınınfaydası olmaz.
Ok kullananın okunvurucu ve delici olsa kendini de düşmandan sakınabilse fakat oku çabuk atamasa onun da oknatmasının faydası olmaz.çünkü oku geç attığımiçin düşmanınkaçar, o da amacına ulaşamaz.
Okçunun oku vurucu ve delici olsa ve kendinş de düşmandan saklayıp okunu da çabuk atabilse fakat düşmandan uzak olmayı başaramasa veya düşmanından uzaklaşmayı beceremese, yine ok kullanmasının bir faydasıı olmaz. Çünkü düşmanı bu durumda ona üstünlük sağlar.
Bu nedenle okçunun yakından ok atmasının da bir anlamı kalmaz. Düşmanı onu da öldürür. Görüldüğü gibi ok kullanıp yay taşımak her okçuya bir fayda sağlamaz.